İLK ÇAĞDA HAYMANA :
Haymana, yontma taş devri, cilalı taş devri ve maden devrine uzanan bir
geçmişin izlerini taşımakta, Hitit, Frigya, Pers, Galat,
Roma-Bizans hakimiyetine şahit olmuş, Kral Yolu üzerinde
bulunan bir yerleşim yeridir.
Haymana, Gavur Kalesi kazılarında ortaya çıkan
kültür, tabakalarından anlaşıldığına göre
üç kavmin yerleştiği bir belde olmuştur. İlk
yerleşim kavim olan Hititler, M.Ö. 2000 yılı başlarında Orta
Asya’ dan Kafkaslar üzerinden Anadolu’ ya
giren ve büyük bir imparatorluk kurarak 600 sene
Anadolu’ da yaşayan bir kavimdir. M.Ö. 1600
yıllarında yapıldığı sanılan Gavur Kalesi bu kavmin Haymana
uygarlığının tek kanıtıdır. Kayadaki kabartmaların ve duvar
kalıntılarının tarihleri hakkında arkeologların birleştiği nokta,
M.Ö. 2000 yıllarının ortasıdır. Bu harabelerin duvar
tasvirlerindeki elbiselerden anlaşıldığına göre, Hitit eseri
olduğu kesinlik kazanmıştır. Hititlerden sonra Haymana
çevresinde medeniyet kuran kavim Friglerdir. M.Ö.
1200’ lerde, Ege göçleri dediğimiz
kavimler göçüyle Anadolu’ ya
gelenlerin içinde bir Trak kabilesi olan Friglerde
bulunuyordu. Frigler, Hitiler’ in yıkılmasıyla onların sahip
olduğu yerlerde Hattusaş, Alacahöyük, Pazarlı, Alişar
gibi yanmış Hitit şehirlerinin üzerlerinde
hüküm sürmeye başladılar. Hitit eseri olan
Gavur Kale kazılarında yapılan ikinci kültür
bölümünde, Frigyalıların Haymana civarında
yaşadığı tespit edilmiştir.
Haymana’ ya Frigyalılardan sonra yerleşen diğer kavim de
Galatlardır. Bugün Fransa topraklarında yaşayanGolvarların bir
kolu olan Galatlar, İsa’ dan 278 sene önce
Trakya’ dan Anadolu’ ya geçtiler. Bir
süre Ankara, Galatların en büyük merkezi
oldu. Bugünkü Haymana’ nın da
içinde bulunduğu ve Romalıların adını verdikleri sıcak su
mıntıkası anlamına gelen bölgede yaşadıkları tespit
edilmiştir. Ankara ve civarı İ.Ö. 25’ te, Ağustos
döneminde Romalı’ ların hakimiyetine
geçti. Bugünkü kaplıcaların 1-1,5 Km.
doğusunda Yılanteseri denilen mevkide bulunan harabeler Romalılar
dönemine aittir. Romalılar bu bölgeyi şifa
müessesi olarak kullanmışlardır.
ORTA ÇAĞDA HAYMANA
Orta Çağ’ da ise 395-1073 yılları arasında
hüküm süren Bizanslılar Ankara ve
çevresinde yerleşmişler ve burası imparatorluk ordularının
kışlık konaklama yeri olarak önem kazanmıştır.
Haymana’ da bir çok yerde Bizans kalıntılarına
rastlanmıştır.
Culuk, Çalış, Cingirli, Durutlar, Emirler eski
çalış, Kadıköy, Sarıgöl, Türk
höyüğü,Yeniköy,
Karahoca, Kara Süleymanlı, Kızılkoyunlu, İkizce, Boyalık,
Çayırlı, Çerkezhöyük,
Karaağızlı, Oyaca civarında bu döneme ait harabe ve mezarlar
bulunmaktadır.
SEÇUKLU VE OSMANLI
DÖNEMLERİNDE HAYMANA
Daha önce Bizans hakimiyetinde olan
Haymana 1127 yılından itibaren Selçuklu Türk
hakimiyetine girdi. Selçuklular’ ın
Haymana’ da kaldıklarını belgeleyen sadece iki tarihi yapı
vardır. Bugün Haymana’ nın Kutluhan
köyünün yakınında bulunan Kutluhan Camii ve
miladi 1188 yılında yapılmış olan Yenice
köprüsüdür.
Ankara, Selçuklular’ dan sonra sırasıyla
Moğollar’ ın amansız baskıları altında kalmıştır.
Kösedağ yenilgisi sonucunda bir müddet
İlhanlılar’ ın elne geçti. ( 1304 )
İlhanlılar’ ın Ankara’ yı ele
geçirmelerinden sonra bozulan Anadolu
Selçukluları’ nın ekonomik ve siyasi yapısı, bazı
beyliklerin bağımsızlıklarını ilan etmesine yol açmıştır. Bu
beyliklerden olan Osmanlılar ilk kez Ankara civarında yerleşmişler ve
ilk yurtları da Haymana’ nın Karacadağ ( Altılar )
köyü civarı olmuştur.
Timur 1402 Ankara savaşını kazandıktan sonra Haymana ovasında
ilerlemeye başladı ve böylece Haymana Timur İmparatorluğunun
eline geçti. Haymana, Timur döneminden sonra Yavuz
Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katıldı. ( 1521 )16.
Yüzyılın sonlarından Ankara Anadolu Eyaleti içinde
kendi adıyla anılan bir sancağın ve aynı zamanda bir kadılık
bölgesinin merkezi idi. Sancak Ankara, Ayaş, Yabanabad,
Çubuk, Şorba, bacı, Yörük, Murtazabad,
Çukancak kazaların ayrılmıştır.
Yörük kazası, büyük ve
küçük Haymanalar ile
Uluyörük, Aydınbeyli, Karakeçili diye
adlandırılan ve sancağın güneyini kaplayan
yörük bölgesini içine alıyordu.
haymana 19 y.y. ilk yarısında 264 köye sahip olan bir kaza
merkeziydi. Bugünkü Haymana ilçe merkezi
başlangıçta Sivri köyündeydi.
1862’ büyük bir yangın sonucu
hükümet konağı yanınca sivriden kaza merkezi halen
Haymana’ ya 7 Km. uzaklıktaki Sarı Değirmen ( Elif )
köyüne yeni bir kaza merkezi bulununcaya kadar
geçici olarak nakl edilmiştir. Orada da 6 yıl kaldıktan
sonra 1874’ te tekrar Kazan’ ın şimdiki yeşil yurt
( Kadıköy ) köyüne nakli icap etmiş ve 1880
yılında ise kasaba merkezi şimdiki yerine kurulmuştur. Kasaba yeri boş
bir arazi olup o zamanlarda yalnız kaplıcaları ile tanınmakta idi.
KURTULUŞ SAVAŞI YILLARINDA HAYMANA :
23 Ağustos 1921’ de başlayan ve
12.Eylül.1921’ de sona eren ve 22 gün 22
gece sürerek dünya meydan savaşları
içerisinde en uzun süreli olan Sakarya Meydan
Savaşın’ da Haymana’ nın stratejik önemini
ve Haymana ve çevresinde Türk ve Yunan ordularının
çarpışmalarını anlatmadan geçmek Siz
ziyaretçilerimiz için büyük
kayıp olacaktır. işte bu esnada Atatürk’ ün
"Hattı müdafa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh
bütün vatandır" sözleri Haymana’
da söylemiş olması da yine Haymana’ nın Kurtuluş
Savaşı sırasındaki önemini açıklayan bir delildir.
Mustafa Kemal, meclisi Ankara’ da toplayarak
Ankara’ yı Türk devletinin başkenti yapmıştı.
İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılar yeni bir devletin kuruluşunu
başından engellemek için işgal ettikleri batı
topraklarımızdan Ankara’ ya doğru büyük bir
hareket başlattılar. Bu harekatın sonunda Türk ordusu aldığı
bir kararla birliklerini geri çekmeye başladı. Ta ki
Haymana’ ya kadar...
Yunan birliklerinin Haymana’ ya gelerek Ankara’ yı
tehdit etmesi gerek halk üzerinde ve gerekse Meclis’
te büyük sıkıntıların yaşanmasına neden oldu. Halk
uzun konvoylar halinde Ankara’ dan daha güvenli
yerlere; Kayseri, Sivas, Kırşehir’e doğru şehri terk etmeye
başladı. Tam bir panik havası yaşanmakta idi. İşte bundan sonra Mustafa
Kemal sahneye çıkarak 5.Ağustos.1921’ de
Meclis’ ten başkomutanlık rütbesini alarak
büyük yetki ve söz sahibi olarak orduların
başına geçti. Artık Yunan’ ı Ankara’ nın
burnunun dibinden atmanın zamanı gelmişti. Başkomutanlık karargahı
Ankara-Polatlı karayolu üzerindeki Alagöz
köyünde kurulur.
Amacı Ankara’ ya girerek Milli Mücadelenin merkezini
dağıtmak olan Yunan saldırısı püskürtmek. Harekat 23
Ağustos 1921’ de başladı. 24.Tümen ve 47. Alaydan
oluşan 1. Grubumuz Haymana’ nın kaltaklı mıntıkasını
koruyacaktı. 24 Ağustos’ ta muharebe 90 Km.’ lik
bir cephede hakiki şiddetine ulaştı. Ağırlık merkezi
Beylikköprü’ den itibaren güneye
doğru idi. Mevziler sürekli olarak el değiştiriyordu.
Yunanlıların karşılaştıkları bu inatçı direniş karşısında
ilk ümit kırıklarını 25.ağustos’ ta duydukları
sanılır. Yunanlıların asıl hedefi Çaldağ zirvelerini ele
geçirmekti. Sonraki günlerde kanlı
çarpışmalar sonucunda nihayet Çaldağ’
da Yunanlılar’ ın eline geçti. Fakat Türk
birlikleri yine de çekilmedi. Türk ordusu savaşın
en kritik gününü
1.Eylül.1921’ de yaşamıştır. Yunan ordusu Haymana ve
Çaldağ yönlerinde önemli gelişmeler
göstermiştir. Türk Baş Komutanlığı
bütün yedek birliklerini bu bölge de savaşa
sürmüştür. Türk birlikleri
Haymana’ nın elden çıkmaması için
çok kan dökmüş ve mevcutları 30 ere inmiş
yiyecek sıkıntısı çekmişlerdir. Kurtuluş savaşı sırasında
Çal Tepesi’ nin stratejik bakımdan
büyük önemi olmuştur. Bu savaşın en kanlı
bölümü Haymana’ da cereyan
etmiştir. En önemli mevkii de Çal Tepesi olmuştur.
Nitekim başkomutan Mustafa Kemal’ de bunun farkındadır. O
sıralar Ata’ nın yanından hiç ayrılmayan Halide
Edip, gördüklerini daha sonra anılarında anlatmıştır.
Haymana' nın şanlı tarihi hakkında elimizden
geldiği kadar sizi bilgilendirmeye çalıştık, bundan
böyle derneğimiz tarihi araştırmalarının sonucunu
buldukça burada yayınlayacaktır.
Haymana Kaplıcasının Tarihçesi;
Şifalı suların insanlar tarafından kullanılması insanlık tarihiyle
başlar. Anadolu' da ki şifalı kaynakları ilk kullanan kavmin Etiler
olduğu sanılmaktadır. Yıllar önce Haymana kaplıcasının olduğu
yerde yapılan kazılardan çıkan havuz parçalarının
Dereköy yakınındaki Eti Mabedi olduğu kesinlik kazanan Gavur
Kalesi taşlarıyla aynı menşeli olduğu uzmanlarca tespit edilmiştir.
Tarihi Kral Yolu güzergahında bulunan Haymana kaplıcalarının,
daha birçok kavim tarafından kullanıldığı sanılmaktadır. Bu
bölge de Galatların bu bölgeye GALATİA SALUTARİS yani
sıcak su membası adı vermesi tesadüf değildir. Etiler ve
Galatlar' dan başka Romalılar' ın bu kaplıcayı geliştirdiği
sanılmaktadır. Romalılar' ın Etiler tarafından yapılmış Horasan' da
yapılmış bir galeri içinde toplanmış olan membadan taksim
yerine kadar olan galeriler bozulmuş ve adi toprak kanaldan
düzenlenmiş olan kaplıca, Halaşlı Mehmet Ağanın ailesinden
Haymana müstantiklerinden bir zat tarafından gözden
geçirilmiştir. Kaplıca ilk büyük
tamiratında 1929 yılında Belediye Başkanı olan Bekir Fahri Daldaloğlu
zamanında görmüştür. 1990 öncesinde
bir adet olan kaplıca sayısı Belediye Başkanı Mustafa NAMAL
döneminde üç yıldızlı, 60 oda 120 yatak
kapasiteli Termal Otel hizmete girmiştir. Aynı dönemde
Haymana' ya kaplıcalar için gelen yerli turistler
için tek hat üzerinden yapılan otobüs
seferleri, Belediye' ye ait otobüs işletmesinin
açılmasıyla birlikte firma sayısı ikiye yükselmiş
ve kaplıcalarımıza daha fazla turistin gelmesi sağlanmıştır.
Haymana Kaplıcalarının Jeolojik
Durumu :
Kaplıcalarımız, Alt Eosenin sınırlarıyla
çevrilmiş yaygın fliş fasiyesli arazide yer almıştır.
Haymana' nın kuzeyindeki formasyon sınırlarında fay ve bindirmelere
rastlanır. kaplıcanın kuzeybatısındaki neojen ve kısmen volkanik
sahreler ara tabakalı olarak görülür.
Zonları rahatça fark edilir,
zaten bu zonlar iki antklinal arasında yer almıştır. Suların orojenik
faaliyetlerde yükselmiş bir zeminde meydana gelen
çatlaklardan yukarı doğru çıktığı muhakkaktır.
Vadide irtivalar gösteren killi şistlere gre tabakalarına
rastlanır. Kaynak kalker bir tepenin üzerinden
çıktadır. Menşei bakımından Haymana üzerinden
geçerek Kızılcahamam' a kadar uzanan antklinaldeki fay veya
tali çatlaklardan veya doğudaki saryajlardan gelen sentez
suları olduğunu su analizlerinden tahmin etmekteyiz. Bölgede
birkaç yerden beliren bu maden sularının infiltre sularla
karışması da kuvvetli bir ihtimaldir.
Görünen kaynak yamacın yukarı tarafından
çıkmaktadır. Üçüncü
zaman tektoniğine sahip olan havzanın içinde, muhtemel
senklinaldeki görünmeyen fayın çatlağından
çıktığı yukarıda izah edilmiştir. Ancak kaynak yolunun
yamaca doğru tırmanması fayın üstünü
örten örtüde belirmemesi enteresandır. Fakat
suyun yamaçta gerilemelerle oluşan tali firüslerden
gelmiş olduğu da diğer bir izah tarzıdır. Böylece fayda
kıvrılmalar altında kalmıştır. Kütle itilmeleri ise (ters fay)
yamaca doğru olduğundan su ancak bu yamaçta kendini
gösterebilmiştir diyebiliriz.
Haymana Kaplıcaları bikarbonattan
zengin, çok sıcak (44 C) bir sudur. İçerisinde az
miktarda da olsa çeşitli maden ve tuzlar (Oligometalik maden
suyu grubuna girer ) vardır. Bu madenler içindeki radyoaktif
zenginlik nedeniyle özellikle eklem ve kas hastalıklarında
sinir sisteminde, kalp - donanım sistemi hastalıkları ve kadın
hastalıklarında yararlıdır. Haymana kaplıcaları kalevi 44 C olan 21
metre derinlikte sanayide toplam 59 litre kaplıca suyu Medrese, Seyran,
Merkez kaplıca ve Termal otel ve özel kabinlerde banyo ve
kür tedavisinde kullanılmakta altı adet camide kış aylarında
sıcak su ile ısıtılmaktadır.
Haymana Kaplıcalarında Kesin Tedavi
Olan Hastalıklar 1- Romatizmal Hastalıklar ve
kireçlenmeler,
2- Müzmin, mafsal, yıpranma, aproz, siyatik,
3- Beyin, omurilik, çocuk felci gibi hastalıklar,
4- Romantiod, atrid ve solunum yolu hastalıkları,
5- Bel ve boyun fıtıkları, deri - cilt hastalıkları,
6- Damar sertlikleri, bronşit, astım hastalıkları,
7- Böbrek ve safra kesesi kum taşlarının
dökülmesi,
8- Norove jeatik sinir sistemi bozuklukları,
9- Yüksek Tansiyon ve Kalp Yetmezliği,
10- Kadın hastalıkları.
Kaplıca Tedavi Teknikleri
1- Kaplıca
kürü en az 15 en fazla 21 kürdür,
2-
Günde en çok iki banyo alınmalıdır,
3- Banyo
süresi 5 - 15 Dk. Arasında olmalıdır,
4-
Banyodan sonra istirahat edilmelidir,
5- Banyo
boyunca meyve ve sebze yenmelidir,
6- Boş
zamanlarda yürüyüş ve egzersiz yapılmalıdır,
7-
Gerekli ilaçlar alınmalı ve diyetler uygulanmalıdır,
8-
Rehabilitasyon ve fizik tedavi gerekse yapılmalı,
9-
Psikoterapiye önem verilmeli
10-
Tedavi bittikten sonra en az 20 gün istirahat edilmeli.